
Yine 4 Nisan, yine sensiz, yine sensizlik… Dile
Yazan Ozan Arif
On:
04 Nisan 2019
Yine 4 Nisan,
yine sensiz,
yine sensizlik…
Dile kolay 22 yıl.
Dile kolay ama alışamadık Başbuğ’um.
Sensizliğe alışamadık,
Gür sesinin hasretine,
bize umut ve şefkatle bakan gözlerinin,
Türk ve Türklük için adadığın varlığının yokluğuna…
Alışamadık.
Alışılmıyor Başbuğum,
çıkar ve menfaatin ‘dava’ diye,
hele hele senin davan, bize öğrettiğin dava diye pazarlanmasına alışılamıyor.
Sinsi siyasilerin ‘dava adamı’ diye kabul edilmesine alışılamıyor.
Senin hayatını adadığın değer ve ülküyü yıkmaya ve yok etmeye çalışanların bunu yaparken senin sözlerinin arkasına sığınmalarına,
senin yanında ahlak abidesi rolü oynamışların sensizliği fırsat bilerek her tarafa vıcık vıcık yaydıkları ahlaksızlığı yaparken senin adını o iğrenç ağızlarına almalarına alışılamıyor.
Senin sevdanı ayaklar altına alanlarla can ciğer olunmasına alışılamıyor.
22 Yıl Başbuğ’um.
sensiz geçen bu 22 yılda sensiz bir nesil yetişti.
Başbuğ Alpaslan Türkeş’i duydukları bir isimden ve gördükleri resimden ibaret sanan bir nesil yetiştirildi.
Senin fikrin, düşüncen, sevdan, yüreğin anlatılmayan, öğretilmeyen bir nesil.
Ve biz, sensizliğe alışamamışken,
Sensizliği fırsat bilenlerin kirine alışamamışken,
senin düşüncelerini, senin ölçülerini, senin sevdanı ve ülkünü her türlü ihanete karşı savunan,
senin deyiminle ‘Ülkücü Hareketin 10. Işığı’, babam yanına geldi.
O varlığının son anına kadar senin yolundan asla sapmadı,
Senin fikrini anlattı,
senin değerlerini yaşattı,
senin sevdanı hisseti, hissettirdi.
Seni hiç bir zaman unutmadı,
sevdanı sloganlara, seni ise bir resme hapsedenlerle savaştı.
O karşına dimdik, alnı ak çıktı Başbuğ’um.
Buna ben şahidim,
buna senin yolunda onu yalnız bırakmayanlar şahit,
Ama her şeyden önemlisi;
Buna Tanrı şahit!
Ve ben sensizliğe alışamamışken onun yokluğunu nasıl kaldıracağımı,
bıraktığı boşluğu nasıl taşıyacağımı bilmiyorum.
Selam söyle babama Başbuğ’um,
Özleminin, hasretinin yanında,
yokluğunla bıraktığı acının yanında kelimelerin anlamsız kaldığını söyle lütfen.
Dik duruşuyla, tavrıyla, haksızlığın karşısında kırılma pahasına da olsa eğilmezliğiyle bana bırakabileceği en değerli, en büyük mirası bıraktı.
Bu mirasını, anısını, hayatım boyunca gururla taşıyacağımı lütfen söyle.
İkinizin de hasretle ellerinizden öpüyorum.
Allah’ım mekanınızı cennet, makamınızı firdevs eylesin.
Mehmet Alp
Ankara, 3 Nisan 2019
