Ülkücüyü anlamak zor iştir aslında. Hayatının her anında hayatla sınanmayı bilen insanlar ülkücüleri anlayabilir.Evlerine gittiklerinde acaba ocaktaki arkadaşları şu an ne yapıyor diye merak eden insanlar ülkücüleri anlayabilir.Ya da üç zeytini 5 kişi paylaşan insanlar onları anlayabilir.Ocakta tüp bittiği zaman ve bunu başkanına söylemeyi ar sayıp bu yüzden de ısıtıcının üstünde Türk kahvesi pişirenler ülkücüyü anlayabilir.
Yaşının olgunluğunun kat kat üstünde olanlar ülkücüyü anlayabilir.Lise köşelerinde gününü gün etmeyi düşünler değil tahta sıralarında Dünya Türklüğünü düşünenler Ülkücüyü anlayabilir. Türk bayrağına ve Allah (c.c) yazısına olan saygısından ocaklarında ayak ayak üstüne atmayan insanlar ülkücüyü anlayabilir. Hayatının en güzel günlerinde nefsine hoş gelen şeylerden uzak durup iradesine sahip çıkan insanlar ülkücüleri anlayabilir. Yeni açılan kafelerden, barlardan, diskolardan değil vatanın geleceğinden bahseden insanlar ülkücüleri anlayabilir.
“Onlar Fatiha suresini bile bilmezler” diyenlerin ülkücüleri anlaması beklenemez zaten, çünkü onlar sabah namazını topluca ocakta kılmanın zevkini hiçbir zaman alamamışlardır. Topluca gidilen şölenlerde marşlar söyleyenler ülkücüleri anlayabilir ya da her 4 Nisan’da bir kere daha ölüp 3 Mayıs’ta dirilenler ülkücüleri anlayabilir.
Şehit haberi alındığında gündüzü gecesine dönenlerdir ülkücüler, şehit haberini verip ardından şarkı söyleyenlerin, şehide kelle diye hitap edenlerin ülkücüleri anlaması imkânsızdır. Bu yüzden ki bu insanlar sürekli ülkücüleri kötüleyip onları gözden düşürmeyi amaçlarlar.
Çanakkale’yi, Sarıkamış’ı, Dumlupınar’ı ruhlarında işleyip kalplerinde yaşayanlar ülkücülerin davasını anlayabilir. Yoksulluklarını belli etmeyip, zenginliklerini de yüreklerinde yaşayan insanlar ülkücüleri anlayabilir. On beşinde neyse otuzunda, kırkında, altmışında da aynı şuura sahip insanlar ülkücüleri anlayabilir.
Tahta sedirler üzerinde sessizce dinlenen ezandan sonra neşeyle iftarını açan insanlar ülkücüleri anlarlar. Hayatlarında dönüm noktası olan Ocaklara girmeden önce aile kurumu hakkında düşündükleri ile girdikten sonra düşündükleri farklı olan insanlar ülkücüleri çok basit anlarlar çünkü onlar ocaklarda aldıkları eğitimle ailelerine daha sıkı bağlanıp bir başka saygı gösterirler. Eskiden yadırgadıkları gelenekler ocaklarda piştikten sonra onların vazgeçilmezi olmuştur. Artık onlar geçmişle geleceği birleştiren yeni bir neslin mimarlarıdır, bu nesli hayal edenler ülkücüleri anlamaya başlarlar.
Ancak her şeyden güzel olan, ülkücüler hiç kimsenin kendilerini anlamasını veya takdir etmesini beklemez çünkü onlar büyük usta Dilaver Cebeci’nin dediği gibi “miraslarını kendilerinden üç bin yıl sonra doğacak torunlarına yollamıştır.”
MURAT AYDINLI
www.haberiniz.com.tr
(Kaynak: Facebook Ozan Arif Hayranları Sayfası)