Zaman zaman özelime gelen mektuplarda...
Zaman zaman da bizi konu alan sanal sayfalarda bazı kardeşlerimizin düşüncelerini okuyor ve anlamaya çalışıyorum...
Çoklarından faydalandığım olmakla beraber,
Beni bazen şaşkınlık ve hayret içinde bırakanlar da oluyor!
Faydalandıklarım saymakla bitmez...
Amaaa hayrete düşürenler de az sayılmaz inanın...
Faydalanmaktan kastım bir çoklarınızın övgüsüne mashar olmak değil...
Yani faydalandığımı söylediklerim bize hak etmediğimiz övgüleri yazanlar olmadığı gibi,
Hayrete düşürenler de bizi tenkit edenler, bize olan nefretini yazanlar değil tabi!..
Bir sürü telaşenin arkasından tekrar merhaba diyerek başlayalım...
Söylenecek o kadar şey var ki!
Ancak olup bittiye getirilen rezilliklere laf yetiştirmek nerde ise imkansızlaştı!
Televizyonlar onlar için çalışıyor...
Gazeteler onlar için çalışıyor...
Çıkarını her şeyin önünde tutanlar onlar için çalışıyor...
İlim adamı geçinenler!
Filim adamı geçinenler!
TEŞEKKÜR... TEŞEKKÜR... TEŞEKKÜR...
Bu; İman seline...
Bu; inanç ordusuna...
Bu; Ay-yıldız'ı bayrak bayrak dalgalandıran bileklere...
Bu: Üç hilal yetim kalmasın diye yola düşen yüreklere...
Bu Anaya...Bu babaya... Bu oğula, bu kıza...
Bu dedeye, bu toruna...
Hele şu gence...
Bir devre damga vuran,
Emsalsiz yiğittiler!
Bazen gazi oldular,
Bazen de şehittiler...
Neler yaşadık neler,
Ama çekip gittiler...
Salı günü televizyonlara bakmak bile istemiyorum!
Ama nalet olsun bakıyoruz işte...
Bakmak istemeyişim (malumunuz) şu siyasi partilerin gurup toplantıları yüzünden...
Riya... Riya... Riya!
Al birini vur birine...
Bırakın bu işleri!
Siz kimi kandırıyorsunuz?
“Barış süreci gayet şeffaf şekilde sürüyormuş...„
Ne şeffafı ulan...
Daha dün pisliklerinizi kimin sızdırdığının peşinde değil miydiniz?
Başbakanınız değilmiydi “ya açıklayın, ya da ben açıklarım„ diyen?
“...Her Cuma'da ben Beni,
Buluyor sanıyorum...
Hücrelerim yepyeni,
Oluyor sanıyorum..„
Önce bir bektaşi fıkrası anlatmak geldi içimden!..
...Bir Bektaşi gecenin sessizliğinde keyfinden;
"Heeyt...bre yamuklaaar..." diye basmış narayı.
Ne olup bittiğini anlamaya çalışan meraklı mahalleli pencerelerden sokağa sarkmış.
Bektaşi etrafa şöyle bir bakmış ve
" Vay anam vay... Ulan ne kadar yamuk varmış" diye söylenmiş durmuş...„
---------------
Bazıları bunu neden anlattığımı düşünebilir.
Şunun için anlattım;
Malumunuz (daha önce de yazdım) facebook'ta benim adıma açılan (hak ediyoruz veya etmiyoruz) şahsıma muhabbet besleyen gençlerin oluşturup idare ettiği bir sayfa var (facebook.com/OzanArifTR)...
“İnanmak dolu dolu yaşamaktır„ derler,
Allah hepimize dolu dolu yaşamayı nasip etsin.
Bugün mübarek Cuma diye,
böyle bir dua ile başladık söze...
O çok çileler gördü... Güldü...
O çok sıkıntılar gördü... Güldü...
Çok namertlikler gördü çok... Yine güldü...
Güldü... Güldü... Ve sonunda her fani gibi O da öldü...
Öyle diyor Mevlana...
Diyor ki;
“Allah ile olduktan sonra ölüm de hoştur, ömür de hoştur..„
Temel'e sormuşlar;
“Karadenizli olmasan ne olurdun?„
Temel cevabı yapıştırmış;
“Ne olacağım... Büyük mahcup olurdum..„
Konu Karadeniz olunca böyle başladık...
Yoksa bu Vatanın her köşesi bizim için aynı kıymette,aynı kutsiyette...
“Demiri çürüten kendi pasıdır!..„
“Kartala bir ok değmiş yine kendi teleğinden!..„
“Damarı sağlam olan it bile sahibine hırlamaz...„
“Bir tavuk bizde gıdaklayıp, elin kümesine yumurtluyorsa, kör pıçak beri gelsin!...„
Korku yalan doğurur derler,
Tek korku hariç...
Nedir o ?
Ne olacak, tabiki Allah Korkusu.
İşte böyle lafın kötüsünü söylerler, iyisini adamın kucağına bırakırlar!
Söyleye söyleye dilimde tüy bitti...
Artık söylemeyeyim diyorum...
Diyorum ama, nerdeee....
Nerde ise elli yıldır oturduğum mahallenin fırlamaları bırakmıyorki!...
Beyler...
Pardon Şeyler!..
Şunu hiç unutmayın ki;
Kirli, pis çarelerle, ancak kirli, pis, hatta iğrenç sonuçlara varılır!
Okullarda ki münazara konuları gibi,
Zaman zaman hep aklıma gelir!
Düşman kim?
İçinizden bu sorunun neresi münazara konusu diyebilirsiniz...
Ama benim münazara konusuna benzettiğim şu ikilem;
Düşman bizi sevmeyenler midir?
Veya...
Düşman bizim sevmediklerimiz midir?
İnanın çok düşünürdüm bunu ama artık çözdüm,
Ben bunlardan birini savunacak olsam ikinciyi savunurum...
Ha siz katılmayabilirsiniz, ama bana göre böyle..
Sebebine gelince; kendi sevmediklerimden gördüğüm zararı, beni sevmeyenlerden görmedim!..
Evet evet...
Ben öyle düşünürüm her cuma!
Cuma'ya kavuşmak, yumaya kavuşmak...
Yani yıkamaya, yıkanmaya, temizlenmeye kavuşmak...
Sanal alemde özellikle sosyal medyada benim adımı kullanarak açılan bir çok hesap mevcut.
Ayrı ayrı incelendiğinde her türlü namussuzlukla donatılmış tipler vardır!
Ama bu tipler yanyana geldiği zaman kendilerini “ehl-i namus ordusu„ olarak sunarlar...
Bazı ahmaklarda bunu cacık gibi yer.