Esasında çok düşündüm bu mektubu paylaşıp paylaşmamayı!
Çok düşündüğüm için de paylaşmakta geciktim.
Çok düşündüm çünkü;
Fayda sağlayayım derken, bir yaraya merhem olayım derken “ya zararlı olursam” dedim kendi kendime…
Ama ne olursa olsun, bu mektubu paylaşmam, bu feryadı duyurmam lazım diye karar verdim.
Gerçi paylaşırsam faydası ne olur onu da kestiremiyorum.
Ama en azından bu feryadı sizinle paylaşmanın bile bu yanan yüreğe bir nebze de olsa ferahlık vereceği kanaatindeyim.
Onun için paylaşmaya karar verdim.
Kanuni Sultan Süleyman’ın bir devletten bile muteber tuttuğu bir nefes sıhhatten daha önemli gördüğüm adalet kavramı için paylaşmak istiyorum.
Evet evet yanlış anlamadınız!
Daha önce de söylemiştim zaten adaletsizliğin, sıhhatsizlikten bile beter bir dert olduğunu…
Bırakın adaletsizliği, geciken adalet dahi çok büyük bir zulümdür.
Bunu ben söylemiyorum, bunu hak-hukuk otoriteleri söylüyor.
Herkes biliyor ki bu ülkede bir Fetö uçurumu oluştu…
Birileri tuttuğunu suçlu-suçsuz demeden bu uçurumdan aşağı atıyor.
Suçsuz olanların bile uçurumdan geri çıkana kadar canı çıkıyor zaten.
Üstüne yapıştırılan kara leke bir tarafa, sanıyorum o insanlar o damgayı yedikten sonra yaşama sevinçlerini bile kayıp ediyorlar.
İşte bu mektup bunlara bir örnek teşkil ediyor.
Fetönün de, fetöcünün de velhasıl bütün ihanet şebekelerinin Cenab-ı Allah belasını versin. Ama hiç ihtimam göstermeden insanlara fetöcü damgası vurarak suçlu-suçsuz demeden çile çektirenler, Allah sizin de belanızı versin.
Gerçi benim beddua etmeme gerek yok, boşuna mı demişler “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…”
Allah mazlumların yardımcısıdır.
Buyurun sizi “Şule Kuvel” öğretmenin mektubuyla baş başa bırakıyorum.
Yaradan suçlu olanları kahretsin, ama suçsuz olanların da yardımcısı olsun inşallah…
……………….
Sayın Arif Bey;
Size ülkemden 5000 km öteden yazıyorum.
Kendimi tanıtayım, ben evli, 2 kız evladı sahibi, bir öğretmenim.
Adım Şule Kuvel.
Bişkek'te Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı olarak yurtdışı öğretmenliği yaptım, nasipse bu temmuzda görevimizin süresi bitiyor, temelli dönüyoruz.
Halihazırda bakanlığımızın kadrolu öğretmeniyim, görevimi hakkıyla yapmaya ya çalışan, ülkesini canından çok seven bir eğitimciyim.
Şimdi asıl konuya gelmek istiyorum.
Arif Bey;
Benim abim, 18 Temmuz 2016 tarihinde açığa alınıp 6 Ocak 2017 tarihinde 679 sayılı KHK ile göreörevinden ihraç edilmiş bir polis memuru.
Abimin adı dı Alparslan Ekerer.
Ankara Emniyetinde görevli idi.
Fetöcü değil ve geçmişte de fetöcü hiç olmadı.
Şunu biliyorum ki vatanı için canını vermek için gözünü kırpmaz.
Babam Emekli Başkomiser Ahmet Ekerer.
80 İhtilalinde Ankara Emniyetinde görevliyken abim dünyaya geliyor ve abimin adı Rahmetli Başbuğ Türkeşten dolayı “Alparslan” oluyor.
Sayın Arif Bey;
Abim üniversite yıllarında aktif olarak Ülkü Ocaklarında faaliyet göstermiş, hatta efendi ve örnek kimliği ile bu camianın gençlerine de ışık tutmuştur.
Üniversiteyi bitirince yıllarca işsiz kalmış, sonrasında üniversite mezunlarına polis olma imkanı verilince kendi hakkıyla (çalıp çırparak değil) polis olmuştur.
Yıllar içinde komiserlik sınavına 2 kez girmiş fakat (malum kesimin adamları kazandırıldığı için) kazanamamıştır.
Fakat hükümete muhalif kimliği olduğundan ilk ipi çekilenlerden olmuştur.
Ben bu sıkıntımızı neredeyse tüm devlet büyüklerimize yazdım.
Mhp’ye belki onlarca kez yazdım. Kimseden bir cevap gelmedi.
2 yıl oldu, bir düzelme yok.
Arif Bey bizim evimizde sizin kasetleriniz vardı.
Çocukluğum ve gençliğim sizlerle geçti.
Bizim ailemizden "Fetöcü"çıkamaz.
Babam kahrından hasta oldu.
Biz abimi açığa aldıklarını ilk duyduğumuzda şok yaşadık.
Dedik ki yok canım, devletimiz ayırt edecek, sabredelim.
Bir baktık ihraç olmuş.
Yediğimiz, içtiğimiz haram oldu, bizler gibi haksız yere başı öne eğilmiş vatan sevdalılarına kim el uzatacak, kim duyacak bizi, kim derdimize derman olacak.
Arif Bey,
size kendimizi, sıkıntımızı anlatabilmişimdir inşallah.
Ben 16 yıl Akp’ye oy vermiş biri olarak, sadece abim gibi vatan sevdalısı olup da çürük elma gibi bir kenara fırlatılanlara ses olmak için yazıyorum.
Abim diyor ki yazma, sana da bir zarar gelmesin.
Adım Şule Kuvel.
Anam Şerife Ekerer, babam Ahmet Ekerer, ağabeyim Feyzullah Alparslan Ekerer.
Biz hiçbir zaman şucu, bucu olmadık Ozanım…
Alnım ak, başım dik.
Saygılarımla,
Atayurdundan selamlarımı sunarım.
………………..
Mektubu okudunuz.
Başka ne yazayım ki?
Selam, sevgi ve muhabbetle efendim.
02 Temmuz 2018
Samsun