En son hatırlıyorsanız “Şimdi Bu Adalet mi?” başlıklı, bir yazı yazmış, devlete ait araçların özel işlerde kullanılmasına dikkat çekmiştim…
Bu konuyu açıklık getirmek için de, Akp Genel Başkanını R.Tayyip Erdoğan’ın parti kongreleri yapmak üzere Karadenize, giderken Cumhurbaşkanlığına ait uçağın ve helikopterin kullanımasını doğru bulmadığımı belirtmiştim…
Böyle bir hakkı olmadığını,
bunun kanuna, yasaya uymadığını,
bunun her şeyden önce partili-partisiz hür vicdan sahiplerinin vicdanını fevkalade rahatsız ettiğini lisan-ı münasiple anlatmaya çalışmıştım…
Vay efendim sen misin anlatmaya çalışan!
At kaçtı torba düştü!..
Eğer o yazının altında yazılan bazı hezeyanları okuduysanız siz de görmüşsünüzdür.
Küfürleri ve terbiye sınırı dışına çıkan ifadeleri sayfayı idare eden gençler silse de bazıları hala duruyor.
Eğer bakarsanız hem o yazıyı okumadıysanız okur hem de o hezeyanlara göz atmış olursunuz...
Ama belki üşenir okumazsınız, ben denilenleri buraya özetlemeye çalışayım.
- Vay efendim; O Reisicumhurmuş, ona her şey helal olsunmuş…
- Vay efendim; Diğer parti başkanları da devletin araçlarıyla gidiyormuş…
- Vay efendim; Otobüsle mi gitsinmişş…
- Vay efendim; Hep hükümetin ve Cumhurbaşkanının aleyhinde yazıyormuşum, muhalefetle ilgili yazmıyormuşum…
- Vay efendim; Benim kasetlerimle büyümüşler, ama artık kasetlerimi çöpe atmışlar…
- Vay efendim; Artık bitmişim… Onların gözünden düşmüşüm…
- Vay efendim; Ben ülkücü değildişim, ülkücü Bahçeli gibi olurmuş…
- Vay efendim; Beni milletvekili yapmadıkları için böyle yazıyor muşum… Hatta beni onun için MHP’den kovmuşlar…
- Vay efendim; Ben Fetöcü ağzı kullanıyormuşum hatta Fetöcüymüşüm Fetöcü…
- Vay efendim ondan da öte ben Pkk’lı hainmişim… Onların aleyhine tek satır yazdığımı görmemişler…
Efendim daha neler neler...
Küfürlere, sövmelere, saymalara hatta tehditlere hiç girmiyorum…
Hani “Güler misin, ağlar mısın?..” derler ya, durum aynen öyle…
Gerçi dediklerimizin haklılığını tasdikleyen, her satırının altına imza atıyorum diyenlerin yanında bunların sayısı öyle az ki, inanın istisna bile sayılmazlar…
Sağolsun sayfamızın müdavim okuyucuları çoğunun ağzının payını vermiş zaten...
Fakat yine de bunlara gülmekten, gülmekten de öte bunlarla ilgili düşünmekten kendimi alamadım.
Acı gerçeklerin karşısında acze düşmeleri, doğruları kabul etmemeleri, siyasi çıkarlarına uymayan her şeye karşı çıkmaları hatta "Kur’an" hükümlerine ters düşen davranışları bile kutsamaya kalkmaları beni hakkaten düşündürdü!..
Düşünmekten de öte tedirgin etti tedirgin!
Zamanında yazılarıyla bunları besleyen, büyüten Mehmet Şevket Eygi Bey geldi aklıma!
O bir yazısında diyordu ki;
“Dıştan Müslüman veya İslamcı görünen bazı sahtekarlar, azgınlar ve münafıklar, İslamî kriterlere taban tabana zıt işler yapıyor. Onlar İslamı ve Müslümanları temsil edemez…” diyordu...
Bu, partizanlığını her değerinin önüne almış, siyasi çıkarlarını Kur’an hükümlerinin bile üstünde tutan, nerdeyse dini bile hiçe sayan zavallıları görünce, ister istemez; "Mehmet Şevket Eygi Ağabey ne kadar haklıymış" demekten kendimi alamadım…
Zira Nuh deseler de Peygamber demiyorlar bunlar…
Yazdıklarımın haklılığını, doğruluğunu bilmelerine rağmen siyasi menfaatleri, siyasi şartlanmışlıkları yüzünden kabul etmiyor, etmedikleri gibi de, gülünç gülünç bahaneler uyduruyorlar…
Yukarıda dedim ya;
“Vay efendim o Reisicumhurmuş, ona her şey helal olsunmuş…”
Yahu Kardeşim olmaz olmaz...
Her şey helal olmaz! Cumhurbaşkanı olmazsa ne olursa olsun, devletin malını özel işinde kul-la-na-maz…
Devletin işinde kullanamaz demiyoruz ki…
Özel işlerinde, kendi çıkarının, kendi partisinin gereği olan işlerde kullanamaz diyoruz…
Bildiğim kadarıyla belli bir reyin üzerinde rey almış siyasi partiler devletten trilyonlarca para yani ödenek alıyorlar mı?
Alıyorlar...
O paralarla ne alacaklarsa alsın kullansınlar. Cumhurbaşkanı
da kullansın, Başbakan da kullansın…
Ama böyle olur mu?
Hem devletten trilyonları al, hem de devletin malını özel işinde kullan…
Oh beee… Bu ne alȃ memleket…
Olmaz beyler olmaz… Bu böyle asla olmaz…
Bak bugün kalktı Reisicumhur peşine de bir yığın adam takarak Bulgaristan’a gitti…
Gitsin… Neden devletin uçağı ile gitti diyen var mı?
Yok.
Yok çünkü devletin işine devletin araçlarıyla gitmesi gayet normal…
Ama kendine, kendi partisine oy toplamak, seçmene hava atmak için, onların gözünü boyamak için devletin araçlarını kullanıyorsa işte bu olmaz.
Ben bunu söylüyorum bunu...
Olmaz böyle şey!..
Yahu her şey bir kenara, bu var ya bu, bu her şeyden önce, bir kere dine aykırı dine…
Hani lan siz Müslümandınız!
Hem de bizim müslümanlığımızı beğenmeyecek kadar katmerli müslümandınız…
Hani siz, Hz. Ömer gibi "Fırat’ın kenarında kayıp olan devletin kuzusunun veya oğlağının hesabını nasıl veririz” menkıbeleri anlatıyordunuz!..
Hani siz, nutuk atarken kendi özel işi söz konusu olunca devletin mumunu söndüren, yani devlet malını koruyan, kollayan Hz.Ömer’i ve adaletini örnek veriyordunuz!..
Hani "devlet malından bir hırka bile aşıran, savaşta ölse bile şehit olmaz" diye hadislerden dem vuruyordunuz…
Hadi bunları da geçelim,
yahu kamu malını talan, kamu malını aşırma, kamu malına ihanet suçları Kur’an-ı Kerim'de (Gulül) suçları olarak nitelendirilmiyor mu?
Bu durum hırsızlığın bir çeşidi değil mi?
Bu tek kişiye karşı bile değil, bütün millete karşı, bütün halkın malına karşı yapılan zarar hatta talan ve yağmacılık sınıfına girmiyor mu?
Dolayısıyla doğrudan kul hakları arasına giren “kebair” yani büyük günahlardan sayılmıyor mu?
Siz sapıttınız mı arkadaş?
Sahi size ne oldu?
Mehmet Şevket Eygi’nin dediği gibi, yoksa sizin sadece dışınız mı yeşil?
Yani dışınız yeşil ama içiniz kızıl mı sizin?
Esasında bunu kızıl bile yapmaz be...
Size doğrulardan bahsetmek suç mu beyler... Veya bayanlar?
Neden gerçeklerden rahatsız oluyorsunuz?
Neden doğruları duyunca kıçına kamçı değmiş beygir gibi zıplıyorsunuz bilmem ki!..
Siz bilmiyor musunuz ki; İslam yağcılığı, yalan övgüyü, yalakalığı yasak kılmıştır, hiçbir haysiyetli Müslüman bunları yapmaz, yapamaz…
Ama siz yapıyorsunuz maşallah(!)
Bu günahları işleyenlere yalakalık yapmakla da kalmıyor, bir de utanmadan doğruları yazana küfür ediyorsunuz…
Ulan sizler ne şerefsiz şeylersiniz be!
Bakın bu yazının altına (sosyal medya; 'resim') sanal alemde rastladığım gerçek bir müslümanın resmini ekliyorum ondan ibret alın!
Gerçek bir Müslüman, gerçek bir Türk nasıl oluyormuş görün…
O da, o topraktan!..
Bu da, o topaktan!..
Bu bir tesadüf mü, yoksa tevafuk mu onu bilemem…
Ama bildiğim bir şey varsa o ata sözü var ya, o ata sözü...
İşte o söz çok doğru!
Hakikaten “Bir ağaçtan hem ok küreği oluyooor… Hem…
Hadi neyse gerisini söylemeyeyim! Siz de söylemeyin…
Hele hele yazmaya hiç kalkmayın ki sayfa kirlenmesin!
27 Mart 2018
Bad Homburg v. d. H.