Ne güzel söylemiş Mevlâna;
“Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol..„
Yani diyor ki;
İnsanlar nasıl bir kişiliğe sahipse o şekilde görünmeli, veya nasıl bir görüntü veriyorlarsa o şekilde hayat sürmelidirler...
Eğer böyle olmazsa, iyi, doğru insanların kadri kıymeti bilinmez.
Bilinmediği gibi tam aksi olan, yani kötü kişilikli insanlar, hak etmedikleri kıymete haiz olurlar, olmakla da kalmayıp, bulundukları toplumlara çok zarar verirler!
Bir memleket, göründüğü gibi olanlardan, veya inandığı gibi yaşayanlardan zarar görmez, görmemiştir de...
Ama bir çok memleketler her renge ve ortama göre, hem inandıkları, hem savundukları değerleri değiştiren, görüntülerini çıkarlarına göre ayarlayıp, “kimin arabasına bindiyse onun kavalını çalan„ şerefsizlerden çok zarar görmüşlerdir.
Zira bu tiplerin “bukalemun„ denilen sürüngen gibi dilleri uzun, vakkumlu yani çekici ve oldukça kuvvetlidir.
Mübalağasız söylüyorum bunların, bahsettiğim bu hayvan gibi, avlarını elde edinceye kadar vücut yapıları, zekâları, çeneleri sadece çıkarları için çalışır.
Ancak menfaatleri, kazançları kesilince orjinal renkleri ve yapıları ortaya çıkar.
O zaman da geç kalmış olursunuz...
Esasında bu tiplerin karakterleri, kabiliyetleri bir iş başararak yükselmeye müsait değildir.
Bunlar ancak başarı kazanmış insanların gölgesine sığınan asalaklardır.
Kimin gölgesine sığındılarsa onun hatasını da, yanlışını da alkışlayarak, hatta onları ilahlaştırarak hayatlarını daha doğrusu rahatlarını sürdürürler...
Ancaaak...
Bunlar, sığındıkları gölge gücünü kayıp etmeye, yaslandıkları duvar yıkılmaya başlar başlamaz, hemen karşı tarafa geçip, bu yıkılışı çabuklaştırmak için alelacele renk değiştirirler...
Ve gölgesine sığındıkları eski ağacı veya duvarı herkesten daha önce taşlamaya yıkımını çabuklaştırmaya başlarlar...
.....
Demokratik ülkelerde bu tür adi kişilikler için siyaset çok uygun bir zemindir.
Hele o demokrasi bizde ki gibiyse!..
Yani demokrasi herkesin çalacağı şeyi aydınlattığı hırsız feneri gibi kullanılıyorsa tam onlara uygun bir ortam demektir!
İnanın bazıları öyle vıcık vıcıktır ki, bizdeki gibi olan demokrasilerde bile sırıtır, kokar ve kendilerini belli ederler...
Çünkü siyaset ile ahlakı bağdaştıramayan zavallıların, erinde gecinde foyaları meydana çıkar.
Bazı siyasetin başını çeken, güç sahibi siyasetçilerin veya yöneticilerin ise bu bukalemun tiplere değer vermeleri ayrı bir garabettir!
Yaptıkları her saçmalığın veya bizatihi kendilerinin kutsanmasını, pohpohlanmasını, doğru-yanlış neleri varsa her şeylerinin alkışlanmasını isteme arzularından doğan bu davranışları, onları değer verdikleri bu şerefsizlerden daha şerefsiz duruma düşürür.
Şerefsizlerden bir ülkeye fayda gelmeyeceği gibi, şerefsizlikleri himaye edecek kadar şerefsizleşenlerden de bir millete fayda gelmez!..
Çünkü onlar verse verse bir millete ancak zarar verirler.
Dolayısıyla, aslan milletim, kaplan milletim deseler de milletten nefret ederler nefret...
Nerden biliyorsun demeyin!
Biliyorum çünkü,
"insanın fıtratında zarar verdiklerinden nefret etmek vardır.."
Eğer düşünürseniz bana hak vereceğinize inanıyorum.
Haa... Sahi yarın Cuma,
Hayırlı Cumalar Efendim...
26 Ocak 2017,
Samsun