İnsan, insanlığını her durum karşısında kayıp etmemeli ki, Ona insan denilsin...
Birileri meydanlarda bayram havasına sokmaya çalışsa da, hatta devletin yetkili ağızları bayram ilan etmeye kalksa da, “15 Temmuz„ bir isyan, bir alçaklık, bir şerefsizlik, hatta bunlardan da öte, Vatana, Millete, Din‘e ve Devlete ihanet günüdür...
Böyle bir günü bu millete yaşatanların savunulur tarafı olamaz...
Olmamalı...
Şimdi bu alçaklığı yapanlar, ve yaparken de, vatani görevlerini yapmak üzere kendilerine teslim edilmiş memleket evlatlarını kullananlar, bir bir toplandılar ve toplanıyorlar...
Temennim;
İnşallah “Ergenekon„ “Balyoz„ veya bilmem ne diye bir zamanlar topladıklarında olduğu gibi, kurunun yanında, yaşları da yakmazlar!
Ammaaa....
O kurular varya, o kurular...
Bence onlar cayır cayır yakılmalı...
Hukukun sobasında, adaletin çırasıyla, odunuyla yakılmalı...
Ancak;
Şu her gördüğü yerde suçlu-suçsuz demeden her şeyi,
Ama her şeyi hatta her şeyin yanında kendi insanlıklarını, dinlerini, imanlarını bile yakanlar...
Şu benim bazılarını sokağa çıktılar diye değil, insanlıktan çıktılar diye işaret etmeye çalıştığım tipler var ya,
İşte onlar, o gece yaptıkları gibi acele edip ve onları ellerimizle biz yakacağız diyorlarsa...
Hadi buyursunlar...
Öyle toplu halde şehir meydanlarında (üstelik bir yığın cenaze daha toprağa bile verilmemişken), davul-zurna çaldırarak, veya camileri boşaltıp toplu namaz kıldırarak şov yapacaklarına...
O geceki gibi yapsınlar!...
Ellerinde tabancaları, satırları, palaları, baltaları, beyzbol sopalarıyla kolkola verip,
O şanlı-şerefli Türk bayrağını da paravan yapıp yürüsünler...
Alkışlamazsam namertim!..
Evet evet alkışlarım...
Ama bir şartla!
O komutan bozuntularının tutuklu bulundukları binaların önüne yığılsınlar...
O tankların içinden çekip çıkarttıkları askerler gibi, girip binalara o askerlere esas emri veren apoletleri sökülmüş alçakları da çıkarsınlar götürüp boğaz köprüsünden aşağı atsınlar bakalım!..
Güçleri emir erlerine yettiği gibi, onlara da yetsin görelim...
“Verin bize onları, o alçakların kellelerini isterük...„ diye nara atsınlar...
Yaksınlar bu 15 Temmuz kahpeliğini yapan, (birilerinin imzasıyla) yıllardır, omuzları yıldızlarla, apoletlerle süslenen o şerefli rütbelerin şerefsizlerini...
Vah dersem dünyanın en adi insanı ben olayım...
Ama yapmazlaaar...
Hele benim ağzımla hiç yapmazlar!
Çünkü onlar öyle herkesin ağzına bakmazlar!..
Onların baktıkları ağızlar başka!
Onların dokunmayı bile ibadet saydıkları, nerde ise Nebileştirdikleri kişiler var...
Onlar ancak onları dinlerler!
Onlar; dün ak dediğine, bugün bok diyenlerin ağızlarına bakarlar...
Onlar; (vallahi ve billahi demokrasi falan için değil) sırf kendi kıç korkularıyla saklandıkları yerlerden halkı sokağa çağırıp, kendilerine kalkan yapanların ağızlarına bakarlar!..
..............
Veee.... Olan olur!...
Şu yazdıklarımın altına yüreğim yanarak eklediğim resimlerdeki gibi,
Asker ölür...
Polis ölür...
Vatandaş ölür...
Hatta, Orduyu ordu, Devleti devlet, Milleti millet yapan ruh ölür ruh!..
Biz de halâ kendi hür vicdanımızla değil, onun bunun gözüyle, veya onun-bunun gözümüze taktığı gözlüklerle bakarız bu Allah'sız düzene, bütün bu ölenlere, bütün olup bitenlere...
Bakmakla da kalmaz, birbirimizi yer dururuz...
.................
Ta 1980, 12 Eylül şerefsizliği olduğu zaman okuduğum ve hiç aklımdan çıkmayan, Cennet Mekan Abdulhamit Han‘ın bir sözünü öyle haklı bulurun ki!...
Cennet Mekan şöyle diyor;
“Dünya da hiçbir ihtilalci görülmemiştir ki, yıkmakta gösterdiği başarıyı, yapmakta da göstermiş olsun..„
İnanın yerden göğe kadar haklı biliyor musunuz!..
İşte bakın;
adına ihtilal bile denmeyecek kalkışmanın dangalakları, yani “15 Temmuzcular„ bana göre bunun en bariz örneği...
Allah için;
Yıkmaktan ve yakmaktan başka ne yapmış oldular?
Bulandırdıkları suda fırsatçılar balık avlarken,
Birileri okyanus ötelerinden Persilvanya kınası gönderse de, kaldıkları hücrelerde kıçlarına yaksalar bari...
Napolyon bile diyor ki;
“Bütün ihtilallerde iki çeşit insan vardır;
İhtilali yapanlar ve ihtilallerden yararlananlar..„
Simdi günlerdir bana gönderilen, şu yürek yakan videolara, iç parçalayıcı resimlere bakarak kendi kendime soruyorum;
Ey Ozan Arif...
Bu 15 Temmuz dangalaklığının, caniliğinin veya adına ne derseniz deyin,
Bu şerefsizliğin kazançlısı kim?
Devlet mi? değil...
Millet mi? asla değil...
Vatan mı? değil...
Türk Ordusu mu? değil...
Bayrak mı? o da değil...
Birliğimiz-Dirliğimiz mi?..
Veya Dinimiz mi? Değil... Değil... Değil.
Peki kim o zaman?
......
Nasıl nasıl nasıl?...
Ne dediniz? .....
Demokrasi mi dediniz?!..
Hadi canım sizde, güldürmeyin adamı!!!
Ozan Arif 19 Temmuz 2016 Samsun
19 Temmuz 2016
Samsun