Yani yazmayayım diyorum,
Ama illa yazdırıyorlar!
Çünkü kızdırıyorlar!
Çünkü kızılmayacak gibi değil!
Laf mı yani;
"Olağanüstü Büyük Kurultay tarihini 10 Temmuz 2016 olarak belirledim..."
Cümleye bakar mısınız!
Hiç yaptık, ettik, düşündük,karar verdik gibi bir istişare unsuru olan yanı var mı?
Ne diyor? ....."BELİRLEDİM"
İşte dert burda...
Her şeyi belirleyen o...
"Ali kıran baş kesen" mübarek!
Seçim belirleyen o...
Tarih belirleyen o...
Millet vekili belirleyen o...
Gurup toplantısında bile kimin ne konuşacağını belirleyen o...
Kimin nereye gideceğini, kimin televizyonlara çıkabileceğini, kimin oturup kalkacağını, kimin güleceğini, kimin ağlayacağını nerde ise kimin tuvalete gidip-gidemeyeceğini belirleyen hep o...
Bak; Şimdide Kurultay belirlemiş...
Ne diyor? "Belirledimmm..."
Halâ kendini nerede görüyorsa garibim!
Ben hasta diyorum da, bazısı inanmıyor...
................
Ve devam ediyor, daha doğrusu belirlediği kurultayın reklamını yapıyor!
Diyor ki; "Bayramın hemen ertesinde, yani 10 Temmuz’da, 6’ncı Olağanüstü Büyük Kurultayımızı Ankara’da dava ve kardeşlik ruhuyla yapmaya her birinizi, her dava arkadaşımı davet ediyorum.
Sizleri korsana değil, Ülkücü karar ve iradenin şölenine bekliyorum..."
Hemen aklıma bir pazar yeri geliyor...
Hani bazı satıcılar avazı çıktığı kadar,
"...Gel.. Gel... Mala gel mala..." diye sattığı malın reklamını yapar ya...
Tam işte öyle,
O yaparsa kardeşlik ruhu...
Ama Çağrı Heyeti yapınca kalleşlik ruhu...
Neden?
Çünkü 19 Haziran'ın belirleyicisi o değil...
Mahkeme de, Çağrı Heyeti de ne oluyor yani o var iken! O belirlemeden olur mu canım(!)...
.......
Ve devam ediyor Beyefedi;
"...Ben katılmayacağıma, ilgili arkadaşlarımın 19 Haziran’da seçilmiş salonda bulunmayacağına göre bahsi geçen korsan kurultay nasıl yapılacaktır?
Yapılırsa geçersiz ve kanunsuz olmayacak mıdır?.."
Şimdi gel de deme;
Çok işti yani!..
Katılmazsan katılma...
Paşa gönlün bilir...
Çağrı heyeti yani mahkemenin atadığı ve şu an için icraatın sahibi sizleri davet etti mi? Etti...
Demek siz katılırsanız kanuna uygun,
Siz katılmazsanız gayri kanunî öyle mi?
Hadi canım sende!...
Teşbihte hata olmaz, bizim oralarda bir laf vardır derler ki;
"Eşek , sahibinden eşekliği yüzünden kaçar, halbuki sahibi hizmetini düşünerek peşine düşer!.."
.........
Ne yalan söyliyeyim ben olsam davet-mavet bile etmezdim...
Niye edeceğim ki?
Hizmetini mi gördüm sanki?
Devamlı hakaret eden, halâ mahkeme kararıyla haklılığı tescillenmiş tüzük kurultayı isteyen ülkücülere darbeciler gibi veya yangına körükle gidenler gibi çamurlar atan, Mahkeme kararıyla yapılacak kongreyi, gelecek delegeleri korsan ilan eden birini neden davet edeyim Allah aşkına?..
Esasında Ülkücü İradenin git demesine rağmen orada durmakla korsanın da gaspçının da ağa babası kendileri...
Hala olmadık hakaretleri yağdıran bu zevata nazik davranan, saygı duyduğunu söyleyen, hatta bazı televizyon proğramlarında rastladığım gibi iltifat etmeye devam eden Genel Başkan adaylarına da şaşıyorum!
Yahu bu Bey size demediğini bırakmadı...
Kiminiz Israil ajanı, kiminiz bilmem ne casusu, kiminiz paralelci,
kiminiz ahlaksız , kiminiz hain...
Siz halâ yok şöyle... Yok böyle...
Çok efendi adam, bilmem ne!...
İyiki Efendi!... Efendi olmasa demek ki anamıza söğecek...
Yere batsın öyle efendilik...
Arkadaş hiç birinizden benim gibi davranmanızı beklemiyorum.
Ama bu kadarda her dediğine sessiz kalmayın...
Herkese hak ettiği gibi davranın...
Rica ediyorum...
16 Haziran 2016
Samsun
