Güneş batarken gölgeler uzar.
Onun için olsa gerek,
Derler ki;
“Bir yerde küçük adamların gölgesi uzuyorsa,
orada güneş batıyor demektir..„
Büyüklüğü ve küçüklüğü boy-bos ile paralel,
Güneşin batmasını bir günün akşam oluşuyla paralel düşünenler,
Belki beni anlamayacaklar ama olsun!
Zaten anlamayanlarla anlaşmak dünyanın en zor işi...
......
Anlatmak istediğimize gelecek olursak;
Büyüklerimizi(!) seyrettik bir salonda,
Yeni bir şov icat ettiler!..
Bağırdılar...
Çağırdılar...
Ve terkedip gittiler...
İşte o zaman gayrı ihtiyari,
“Vay be... Nelerin eline kaldık!„
demekten kendimizi alamadık.
Çünkü o salonda öfkesini kontrol eden bir büyük adam değil,
Tam aksine öfkesinin kontrol ettiği bir zavallı seyrettik!
Üzüldük!
Sadece üzülmedik aynı zamanda utandık...
Zira o tip salonlarda, bu tip manzaralar görmeye alışmamışız!
Ancak millet olarak şikayet etme hakkımız olduğunu da sanmıyorum.
Cenap Şahabettin'inin şu sözünü her zaman söylerim;
“Eşeği mektep müdürü yapanlar, dersanelerin ahıra döndüğünden şikayet etmemeli! „
Ama Ozan Arif olarak benim şikayet etme hakkım var!
Vallahi de var... Billahi de var...
Zira ne müdürü,
Ne müdür muavinlerini,
Ne de sınıf öğretmenleni ben tayin etmedim, edenlerin arasında da asla olmadım!
Ha sahi,
Hiç olmazsa keşke bizim sınıf hocasız kalsaydı!
10 Mayıs 2014,
Bad Homburg v.d.H.