Ölümün, ömürden daha yakın olduğu senelerde tanımıştım ben Onu...
Yani 1980 öncesi...
Mardin‘den çıkıp okumaya gelmişti Ankara‘ya.
Ve okudu da...
Hem de ne zorluklarla okudu.
Hem okudu... Hem şakıdı!..
Şakıdı dememin sebebi O bir ülkü bülbülüydü!
Evet evet ülkücüydü O.
Rahmetli “Sıraç Dede„ gardaşım gibi, Mardin‘den çıkmış sayılı ülkücülerden biriydi!
Gönül verdiği ülkücü harekete sanat yaparak,
daha doğrusu şarkı söyleyerek katkıda bulunacağına inanmış bir ülkücüydü…
Tanıyanlar bilirler konuşurken teklerdi, hecelere asılırdı.
Ama ülküdaşlarına şarkı söylerken, sanki bülbül kesilirdi...
Kendisine göre sözleri,
Kendisine has bir yorumu vardı Garip’in...
Hakikaten garipti!
Mardin‘den kopup, Ankaraya gelipte, garip olmamak mümkün mü?
Ona Garip ismini vermişti ülkücüler...
Hem cismi garipti,
Hem ismi Garip’ti...
Garip‘ti ama yiğitti!
Beraber dolandık Anadolu‘nun birçok yerini…
Gün oldu; beraber anlattık zulümü…
Gün oldu; beraber kokladık ölümü!
Dedim ya garipti ama yiğitti...
Genç yaşta geçip gitti!
Sorarsanız; kimdi O?
“Mehmet Sait Şimdi„ O...
Evet evet ...
“Mehmet Sait Şimdi„ yani “Garip Ozan„ O...
Onu yeni yetişen ülkücüler pek tanımaz...
Tanımayana asla kızmayın, zira ayıbı bize...
Hangi değerimizi öğrettik gençlerimize?..
Neyse!
“Bir Yudum Su„ derdi Garip Ozan,
“Su„ onun bir şarkısının adıydı
Bir yudum su gibi geçmiş zaman...
10 yıl olmuş aramızdan gideli,
10 yıl olmuş Onu yolcu edeli...
Geçmişi düşünüyorum…
Hatıralarımız geçiyor gözümün önünden...
Öyle sanıyorum ki;
Benim tanıdığım Garip Ozan‘ın mezarı,
Bizim yaşadığımız şu dünyadan daha geniş ve daha güzeldir…
Ruhun şad olsun Garip...
Bekle!
7 Ocak 2014