Aşağıda bir yazı yazdım...
Daha doğrusu bir duyuru yaptım...
Ama görüyorum ki bazıların da;
Ne edep... Ne töre... Ne düşünce kırıntısı... Ne de izan var...
Hatta bunlardan da kötüsü "Ozanım" demelerine rağmen,
Güven yok güven...
Beyler unutmayın...
Fikrine ve zikrine güvenen insan, fikri ve zikri adına her zeminde
söyleyecek sözü olan insandır!..
Beni benim söyleyeceklerim bağlar...
Ne çıktığım kanal... Ne de proğramına katıldığım kişi bağlar...
Hatta ne de siz bağlarsınız...
Ne demek yani?!
O kişiyle neden çıkıyorsun?
O kanala neden çıkıyorsun?
Yok sana yakıştıramadık... Yok şöyle... Yok böyle...
"Ceviz Kabuğu"na neden çıktınla, başlayan eski bir hikaye bu...
İyi niyetle kanaatlerini belirtenleri tenzih ediyorum...
Ama edebin dışına çıkarcasına tepki gösterenleri tanıyorum...
Onlar Ahmet Yenilmez'e tepkilerini maske yaparak bana taş atma fırsatı arayanlar!..
Şimdi kendilerine göre fırsat buldular...
Ama benim kuru gürültüye pabuç bırakmayacağımı bilmeleri lazım!
Beyler;
Hangi proğram olursa olsun televizyona çıkacak medeni cesareti olanlarla değil,
Gidin televizyona çıkma cesareti olmayanlarla uğraşın!
Ozan Arif'in kiminle yan yana durduğuna karışana kadar,
Mecliste kimlerin Pkk'lılarla kucaklaştığına bakın!..
Bana nereye, kiminle çıkıp çıkmamak gerektiğini öğretmeye kalkmayın...
Biri beni çağırma cesareti gösteriyorsa,
Benim o çağrıya icabet etme cesaretim olmalıdır...
Beni bilen bilir! (sadece siz bilmek istemezsiniz)
Ozan Arif bir proğrama çıkmak için düşünmez...
Düşünmesi gereken onu proğrama çıkartanlardır...
Ben artık hangi sofrada ne yiyeceğimi,
Hangi sahnede ne diyeceğimi bilecek yaştayım...
Demek ki boşuna dememişim;
"Kalleş dosttan gözüm yıldı,
Mert Düşmanın aşığıyım..."
11 Ocak 2015